Yarım Kalan

( Ön Bilgilendirme:
Bu yazıyı okumaya başlamadan önce ikinci bir sekme açabiliyorsanız şu müzik eşliğinde okumanızı istiyorum çünkü bahsedeceklerim biraz bu müzikle de ilgili olacak:
https://streamable.com/ctd0c


Aynanda açma şansınız yoksa önce yazıyı okuyup sonra müziği açın)


Bâzı şarkılar vardır, sanki bir şarkı değildir de sizi geçmiş günlerinize taşıyan bir vâsıtadır. Dinlediğiniz ezgiler ses dalgalarından ibâret değildir, çok daha fazlasıdır. Kulaklarınıza gelen notalar, berâberinde gözünüzün önüne anılarınızı da getirir.
Hayâtınıza giren kişileri, ondan çıkan kişileri;
dostları, düşmanları, sevgilileri;
havasını soluyarak büyüdüğünüz mekânları, okulları, evleri;
atlattığınız tehlikeleri, yaşadığınız depremleri;
tattığınız zevkleri, baktığınız renkleri;
ilk kez bisiklete binerkenki hevesinizi;
yeni alınan ayakkabınızla birlikte uyuduğunuz geceyi;
hüznü, korkuyu, coşkuyu, neşeyi;
kısacası bugünkü benliğinizi çizen her bir fırça darbesini
gözlerinizin önüne getirebilir o dinlediğiniz şarkı.

Peki nedir müziği bu kadar sihirli kılan? Yapılan bir araştırmaya göre beynimiz, dinlediğimiz müzikleri, anılarımızla aynı yere depoluyormuş. Bu nedenle de anılarımız ve dinlediğimiz müzikler arasında bir bağlantı kuruyormuşuz.
Ben de bundan yola çıkarak tanıdığım bir insanı ve onunla bağdaştırdığım bir müziği sizinle paylaşacağım. Adını açıkça belirtmemek için ona yalnızca ”T” diyeceğim.

T ile yaklaşık 5 yıl önce tanıştık. Hazırlık sınıfından sınıf arkadaşımdı. Öğrenciler, sene sonu (final) sınavına ikili gruplar hâlinde alınıyordu ve sınav jürisinin karşısında bu iki öğrenci İngilizce sohbet ediyordu. Benim sınavdaki partnerim de T idi. Onun nispeten benden daha heyecanlı olduğunu fark ettiğim için, takılacağını anladığım yerlerde hep sohbete çaktırmadan müdahâle edip yön veriyordum ve durumu kurtarmaya oynuyordum. İkimiz de sınavdan çok yüksek notlar alarak başarılı olduk. Tanışıklığımızın ilk olumlu anısı bu olmuştu.

Daha sonra 1-2 yıllık arkadaşlığımız boyunca benzer çok yönümüzün olduğunu da fark ettim. Bâzen okuldan sonra bir şeyler hakkında fikirlerimizi paylaşıyorduk, tartışıyorduk. Bâzen bana ailesiyle ilgili problemlerini, yaşadığı sıkıntıları anlatıyordu. Bilgisayar oyunları oynuyorduk.

Ve sonraki yıllarda ise uzunca bir süre görüşmedik, okula da gelip gittiği yoktu, iyice boşlamıştı. Ve bir gün bir arkadaşımdan mesaj aldım:

”T intihar etmiş”

Yaşadığım şaşkınlıktan sonra internetten hakkındaki haberleri incelemeye başladım. Atış poligonunda silahla atış yaparken silahı kafasına dayıyor ve yarım sâniye bile tereddüt etmeden tetiği çekiyor.
Yanındaki gözetmen bile müdahâle edemiyor. O görüntüyü görmek tüylerimi diken diken yaptı. Hakkında ekşi sözlük’te başlık açılmış, hâttâ gündeme bile düşmüştü.
Ekşi sözlük’teki başlık -> https://goe.gl/wZQ4w

Tabi ben burada yazılan onlarca yorumu okurken bir yandan da dinlemekte olduğum müzik döngü hâlinde defâlarca çalıyor ve beynime işliyordu. Kendi bestelediğim bir müzikti ve henüz tamamlamamış, yalnızca yaptığım aşamaya kadar olan kısmın kulağa nasıl geldiğini değerlendirmek için dinliyordum. Bir nevî test aşamasındaydı.
Henüz bütün enstrümanları tamamlanmamış, düzenlenmesi yapılmamış, sözleri bile yazılmamış, kabataslak bir ezgi.

Ben, intihar hakkında yazılan o yorumları okurken, yan sekmede döngü hâlinde defâlarca çalan o müziği T ile bağdaştırdım. Artık bu melodiyi duyduğumda aklıma T’nin intiharı geliyor. O günkü hissettiklerim geliyor.

Müziği tamamlamak için uğraşmadım ve o test aşamasındaki hâliyle olduğu gibi kaydettim. O müzik de T’nin yaşamı gibi yarım kalmış durumda. Eklenecek enstrümanları, yapılacak ses düzenlemeleri, yazılacak sözleri eksik.
Tıpkı tam yaşanmamış, eksik kalmış bir hayât gibi.
İsmine ”Yarım Kalan” dedim ve sizinle paylaşıyorum.
Görseldeki uğur böceği ise T’nin en son 2014’te yaptığı Instagram paylaşımı.

Yarım Kalan : https://streamable.com/ctd0c


Yorum bırakın